bilgimimfilizboran
14 Ekim 2012 Pazar
13 Ekim 2012 Cumartesi
2. HAFTA
İkinci haftayı İzmir'in Bergama ilçesinde geçirdik.
ASKLEPİON
Asklepion antik kentine girişte çok sütunlu uzun bir yol bizi karşıladı. Bu yola Kutsal Yol anlamına gelen Via Tecta deniyormuş. Eskiden bu yolun iki tarafında hastaların tedavisinde işine yarayacak hertürlü ilaç ve eşya satılırmış. Yolun sonunda geniş bi açıklığa çıktık. Bu tören meydanı üç yandan sütunlu galerilerle çevrili ve burada iyileştirici güce sahip sağlık tanrısı Asklepieios'un tapınağı, iki küçük tapınak daha, hastaların iyileşmek için uykuya yattıkları odalar ve yıkanma için kür yerleri bulunuyor. Ayrıca ortada hala su akan bir çeşme mevcuttu. Yalnızca temelleri günümüze ulaşabilmiş olan uyku odaları Hellenistik Döneme ait.
Roma Dönemi büyük meydanın planlanması esnasında Hellenistik Dönemde yapılmış üç küçük tapınak, uyku odaları, kutsal kaynak ve havuzlar yerlerinde bırakılmıştır.
Odaların etrafı güney ve doğu yönlerinden galeriler, batı ve kuzey yönlerinden ise duvarlarla çevrelenmiş.
Olumsuz hava şartlarına karşı hastaları ikinci yuvarlak yapının alt katı ile kutsal alandaki uyku odalarına ulaşımı üstü tonozla örtülü 70 m uzunluğundaki yeraltı geçitiyle sağlanmaktaymış. Tünelin basamaklarından akan suyun tünelde çıkardığı sesin gerçekten rahatlatıcı bir etkisi vardı.
Bu arada Asklepion'da yetişmiş iki büyük hekim tanıyoruz; Hipokrat ve Galenos; ki buradan anlaşılıyor ki hekimlik burada bayağı gelişmiş durumda.
Kutsal alanın kuzeybatı yönünde kalan tarafında kayalardan oyulmuş yarım daire formunda bir amfi tiyatro karşımıza çıktı. yaklaşık 3500 kişi alabilen bu tiyatronun sahne binası 3 katlı. Anadoluda yapılan ilk 3 katlı sahne binasıymış bu amfi.
Mısır Tanrıları Tapınağı olarak da bilinen Kızıl Avlu, Mısır yeraltı tanrısı Serapis ve ona bağlantılı olan İsis ile Harporakes'e adanmış, daha sonra Havari Yuhanna'ya adanmış ve vahiyin 7 kilisesinden biri olmuştur.
Yapı kırmızı ateş tuğlasıyla yapıldığından dolayı halk arasında “Kızıl Avlu “ olarak isimlendirilmiş. Gerçi, önceleri bütün tuğlaların üzeri renkli mermer levhalarla kaplıymış ancak geriye sadece bazı dirsek bloklar kalmış. Ateş tuğlaları verimli Kaikos’un (Bakırçay) kenarındaki tuğla ocaklarından alınmış.
-Yapıyla ilgili mimari bilgiyi şu siteden aldım: http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/14/715/9066.pdf
Avlu simetrik kulelere sahip.
Roma İmparatorluk Dönemi mimarisinde Pergamon'daki yapının paraleli yoktur. Hem merkezdeki bir salon yapısı ile bir
dikdörtgen yapı oluşturan üçlü avlu kombinasyonu, hem de merkezi yapıların meydana getirdiği mimari oluşum alışılmışın dışında durumlardır. Bu bağlamda, farklı, alçak ve derin su tekneleri gibi yeraltı geçitleri de merkezi yapının, yani Kızıl Avlu’nun, özel elemanlarıdır. Su tekneleri, suyun belirleyici rol oynadığı Mısır kültleriyle kolayca ilişkilendirilebilir.
. Kızıl Avlunun arka kısmında bulunan, duvar şeklinde
örülerek oluşturulmuş bir kaideye sahip,
olasılıkla bir kült heykeli için yapılmış olan
büyük bir podyum yapının dinsel içerikli
olduğunu gösterir. Bunlardan başka Kızıl
Avlu'nun iki yanındaki avluların Mısır etkisindeki destek figürleri ile yapılmış mimari
donanımı yapının tanımlanmasına yardımcı
olan belirleyici bir niteliktir. O. Deubner ve
R. Salditt-Trappmann yapının bu özelliklerinden dolayı İskenderiye veya Mısırlı tanrılara adandığını kabul etmişlerdir.
AKROPOL
Kızıl Avlu'dan çıkınca Akropol'e doğru yol aldık. Bu sırada yolda gördüğümüz Bergama evleri renkleriyle çok ilgi çekiciydi.
Akropol antik kenti tepeye kurulu olduğu için oraya teleferik ile çıktık.
Traianus Tapınağı
Burası Akropol'ün en yüksek yeri.
Kuruluşu
arkaik döneme kadar uzanan Bergama’nın Roma döneminde, İmparator Hadrianus ölen
İmparator Traianus’u tanrılaştırmış ve anısına tapınak inşaa ettirmiş. Öncelikle kemer ve tonozlarla mevcut yer düz bir alan
haline getirilmiş. Roma çağında bu bir
gelenekmiş. Bu arada bu alan akropolün en yüksek tepesi.
Tapınağın temeli, kesme blok taşlarla ana kayaya kadar
indirilmiş durumda. Tapınak önceleri üç
sıra halinde beşer adet yan yana dizili odalardan oluşturulmuş. Ama bu odalar,
orta çağda sarnıç haline getirilmiş. Aşağıda bulunan giriş açıklıkları taş
levhalarla kapatılıp, duvarlar su geçirmez harç ile sıvanıp, suyun alınması
için delikler açılmış. Bu tonozlardan birinde bulunan bir kireç ocağında az da
olsa kalıntılar bulunmuş ve bir fikir vermesi açısından yerinde korunarak,
yılların verdiği tahribatın daha kolay gözlemlenmesi amaçlanmış. Terasa 23 metre
yüksekliğinde destek duvarları örülmüş. Duvarın ortasında yatay bir silme, üst
kenarında bir sıra pencere halinde görünen tonozlu kemerler yapılmış. Tapınak, kutsal
alanın tam ortasında bulunuyor. Korinth düzeninde 6X9 sütunlu bir Peripteros
olarak şekillendirilmiş.
AMFİTİYATRO
Bergama
tiyatrosu roma döneminde yapılan en dik tiyatro imiş. Gerçekten de o kadar
dikti ki korka korka anca 4- 5 basamak inebildik. Tiyatro yaklaşık 10
bin kişi alabiliyor. Helenistik dönemde yapılan tiyatronun uçuruma bakan ön tarafı
setlerle sağlamlaştırılmış. Önceleri tiyatronun ahşap bir sahnesi varmış ve bu
sahne sökülüp takılabilecek biçimde yapılmış.
ZEUS SUNAĞI
Helenistik dönemi mimarisinin en güzel örneği olduğu
bilinen sunağın şuanda maalesef yalnızca temelleri kalmış. Sunaktaki kabartmalarda anlatılan
konu Gigantlarla(yaratıklar) Tanrıların savaşıdır. Bergama hellenistik dönemde
zirve yapmış bir iyon kentidir.
KÜTÜPHANE
Trajan tapınağı ile Artemis tapınağı
arasında kalan kısımda meşhur Bergama
kütüphanesi bulunmakta. Zamanının en büyük ikinci kütüphanesi imiş ve 200.000
den fazla eser bulunabiliyormuş. Ancak bizim görebildiğimiz sadece birkaç küçük
sütun.
ATHENA TAPINAĞI
Kentin koruyucusu sayılan akıl ve
savaş tanrıçası Athena adına
yapılan bu tapınak Akropol'ün en önemli
mekânıymış. Dor düzeninde yapılan bu tapınağın birçok parçası Berlin Müzesinde olduğu için sadece
temellerini görülebildik.
9 Ekim 2012 Salı
1. HAFTA
İLK HAFTA![]() |
İzmir |
Gezi stajının ilk haftasını İzmir'in Foça ve Çeşme ilçelerinde geçirdik.
![]() |
Foça |
![]() |
Çeşme |
Önce Foça'yı gezdik, Foça'daki tarihi evleri ve tarihi bölgeleri inceledik. Önce Foça'nın tarihiyle başlayalım. Eski adıyla Phokaia, adını kendisini çevreleyen adalarda yaşayan foklardan alıyor. Foça, bugünkü batı uygarlığının temellerinin atıldığı bir İon yerleşimi. Dönemin İonya'sı felsefe, mimarlık ve heykeltraşçılıkta öncü imiş. Örneğin Phokaia'lı heykeltraş Telephanes (MÖ 5.yy) Pers saraylarını yaptığı heykeller ile donatmış, Phokaia'lı Theodoros(MÖ 4.yy) ise ünlü bir mimarmış.
Foça evleri genellikle deniz kıyısından dağ yamaçlarına kadar yayılıyor. Evler genellikle bitişik düzende. Yerleşim hem toplu hem de dağınık olarak yapılanmış. Burada Kule evler diye tabir edilen ev tipleri de var. Bazı yerleşimlerin yükseklikleri cephe genişliğinden daha fazla olmasından ötürü Kule Ev deniyormuş. Taş sokaklar boyunca karşılıklı olarak bitişik düzende evler Foça'da sıklıkla görülebiliyor. Bu tip evlerin ön bahçesi yok, ev direk sokağa açılıyor. Tekli evlerde ise ev büyük bir bahçenin ortasında yer alıyor.
Foça'da evler genellikle taştan, temellerde taş, üst katlarda ise hımış kagir ve ahşap kullanılmış. Bazı Rum evleri ise kagir ve taş yapılar. Bütün bu evlerin çatıları ahşaptan.
Kagir yapı: Taşıyıcı duvarları taş, tuğla ve beton briket gibi malzemelerle yapılmış yapılara kagir yapı denir. Bu tür yapılardan döşemeleri ahşap olanlar yarım kagir, betonarme olanlar ise yığma kagir yapı denilmektedir. http://www.bilmiyorsanogren.com/ne-nedir/afet-terimleri/6346-kagir-yapi-nedir.html
Evlerin iç düzeni ise; giriş katında mutfak, salon, kiler, üst katında da odalar, bu odaların cepheye bakan kısmında çıkmalara oturtulmuş şahniş(cumba) ve balkonlar şeklinde tasarlanmış. Ayrıca tavanlar, kapılar, yüklük ve dolap kapakları çeşitli motiflerle bezenmiş durumda.
Günümüze kadar, yıpranmış olarak da olsa,gelen Ağalar Konağı önemli bir sivil mimari örneği olarak gösterilebilir. Bu kadar tahrip olmasının nedeni 1992 yılında yangın imiş. Önemli bir örnek olmasının nedeni; yığma taş temeller üzerine ahşap karkas olarak yapılması. Bu konak sakız tipi ev özelliklerini taşımakta. Çeşme'de de bu tip evlere çok rastladık. Bunlara sakız tipi ev dendiğini bu stajla birlikte öğrenmiş oldum.
Sakız Ev: Gömme giriş kapıları, yalın ve dar ön cephe,
ikinci katta küçük bir balkon veya cumba,
dikey doğrultuda uzanan alan Sakız evlerinin belirleyici özellikleridir. Traditional Mediterranean Architecture (Sakız type - Turkey)
Ağalar Konağı'nın ikinci katı çıkmalarla dışarıya taşırılmış ve buraya başodalar yerleştirilmiş. Bu odaları taş destekler taşımakta.
![]() |
Ağalar Konağı |
Athena Tapınağı
Foça'nın merkezinde bulunan Athena Tapınağı, kentin ana tanrıçası olan Athena'ya adanmış. Beşik çatı sistemini taşıyan sütunlar tüf taşından yapılmış. Tapınağın çevresi o zamanlar podyum duvarı ile çevriliymiş ve içinde bir sunak varmış. kazılarda pek çok tapınak mimari ve parçaları ele geçirilmiş.
Pers Mezar Anıtı: Foça'dan İzmir'e doğru giderken yolda karşımıza Pers mezar anıtı diye kahverengi bir tabela çıktı, biz de hemen o yola saptık. Burası çok tenhaydı. Etrafta bu anıttan başka hiçbir şey yok. Anıtın tarihçesini anlatan bir tabela bile yoktu. Parça parça kübik yapılardan oluşan yapı bana Maya piramitlerini andırdı. Açıklıktan içeri girince sağda bir mezar boşluğu var.
Foça dergi adlı siteden anıt hakkında şu bilgileri öğrendim:
Monoblok bir tüf kaya kütlesinin oyulması ile oluşturulmuş bu anıt mezar, Ionia’da Perslere ait tek eserdir. Perslerin Sardes’i almasından (İ.Ö.547) hemen sonra, General Harpagos’un komutasındaki Pers ordusunun Phokaia’yı ele geçirme sürecinde (İ.Ö.546) yapılmış olmalıdır. (http://www.focadergi.com/yazi6.asp?id=40&yazarid=5)
Pers Mezar Anıtı: Foça'dan İzmir'e doğru giderken yolda karşımıza Pers mezar anıtı diye kahverengi bir tabela çıktı, biz de hemen o yola saptık. Burası çok tenhaydı. Etrafta bu anıttan başka hiçbir şey yok. Anıtın tarihçesini anlatan bir tabela bile yoktu. Parça parça kübik yapılardan oluşan yapı bana Maya piramitlerini andırdı. Açıklıktan içeri girince sağda bir mezar boşluğu var.
Foça dergi adlı siteden anıt hakkında şu bilgileri öğrendim:
Monoblok bir tüf kaya kütlesinin oyulması ile oluşturulmuş bu anıt mezar, Ionia’da Perslere ait tek eserdir. Perslerin Sardes’i almasından (İ.Ö.547) hemen sonra, General Harpagos’un komutasındaki Pers ordusunun Phokaia’yı ele geçirme sürecinde (İ.Ö.546) yapılmış olmalıdır. (http://www.focadergi.com/yazi6.asp?id=40&yazarid=5)
30 Eylül 2012 Pazar
GEZİ STAJI
Teknoloji stajımız da bittikten sonra bir hafta tatil yaptım. Daha sonra da Öykü ve Asena arkadaşlarımla beraber gezi stajımızı hem gezip öğrenerek hem de tatil yaparak tamamladık. Gezi stajı için Ege Bölgesi'ni seçmemin nedeni tarihi geçmişi ve eski kentleriyle hem mimari hem de tarihsel açıdan önemli bir yer olması.
29 Eylül 2012 Cumartesi
TEKNOLOJİ STAJI
1.GÜN
İlk gün autocad programını kullanmayı öğrendik, ve bu programı kullanarak hyperbolic tesselation yaptık. Daha sonra da Bodrum gezisinde gördüğümüz Demirevler'in birinci kat planını çizdik.
2. GÜN
Bugün sketchup programını öğrendik. Önce solid-void bir tasarım yaptık daha sonra da Demirevler'in üç boyutlu bir çizimini yaptık.
SON ÜÇ GÜN
Son üç gün Revit programını öğrendik ; kendi ev tasarımlarımızı yaparken evi çizmeyi, merdiven yerleştirmeyi, evin içine eşya yerleştirmeyi ve evi bir çevre içine yerleştirmeyi öğrendik.
mutlu son
Stajımızın son gününde grupça fotoğraf çekilip şantiyedeki işçilerle vedalaştık. Sonra da topluca yemek yiyerek şantiye stajımızı kazasız ve sorunsuz resmi olarak bitirmiş olduk.
19 Temmuz 2012 Perşembe
18.07.12 - 18. GÜN
Bu sabah bodrum katta duvar örülmesini izledik. Dış cepheleri gaz betonla, iç duvarları da tuğlayla örüyorlar çünkü gaz beton ısı yalıtımını sağlıyor, ne dışarı sıcak gidiyor ne de içeri soğuk giriyor. İç duvarları tuğlayla örmelerinin nedeni ise tuğlaların daha ince olması. Gaz beton uzun geldiği yerlerde de kolayca kesilebiliyor. Duvarların düz olmasını ise ip yardımıyla yapıyorlar. Duvara mastar yardımı ile kırmızı bir çizgi çekiyorlar, sonra ilk tuğlaya çimento harcını sürüp o çizgi hizasında yerleştiriyorlar, sonra çimentoya çivi saplayıp ipi çiviye geçiriyorlar.
Gaz beton için kalekim harcı kullanıyorlar, tuğla için ise normal çimento harcı. Bu iki malzeme de taşıyıcı değil, yalnızca betonlar taşıyıcı elemandır.
Öğleden sonra tuğla örülmesi için birinci kattaki tuğlaları vinç yardımıyla zemin kata taşıdık.
Gaz beton için kalekim harcı kullanıyorlar, tuğla için ise normal çimento harcı. Bu iki malzeme de taşıyıcı değil, yalnızca betonlar taşıyıcı elemandır.
Öğleden sonra tuğla örülmesi için birinci kattaki tuğlaları vinç yardımıyla zemin kata taşıdık.
Dün demir örülü merdivenlere bugün beton döküldü |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)